Bugün eve dönerken “Yaşın kaç olursa olsun bizim çocuğumuzsun” dedi ailem. Her zaman duyduğum bu sözü sanırım her anne baba kullanıyordur. Düşünüyorum da, başında sağsa büyüklerin çocuk kalabildiğin için şanslısın aslında. Nefes aldıkları her an senin yaşamına eklenen kusursuz bir armağan.
Ailesi eksilen arkadaşlarım çoğaldı yaş aldıkça. Utanırım bizimkilerin adını ağzıma almaya, üzmek istemem hislenirim bende onlarla… Nasıl baş edilir yoklukları ile bilemem, bilmekte istemem. Aileme bakarım onlar ne hissediyor diye, cümleler yetersiz kalır. Tedavisi olmasa da yokluğun, onlar gibi anne baba olmaya çalışmak güç veriyordur belki de… Güzel anılarla hatırlamak, nasihatlarını yerine getirebilmek, yaş aldıkça onları daha iyi anlayıp benzer şekilde anne baba olabilmek… Hislenmek, hissedebilmek… Bana göre toprağa değil kalbe gömülür sevilenler. Tüm sevdiğim büyüklerimin bizleri duyabildiklerini düşünürüm oralarda. Bir gün kavuşma var nasıl olsa, o zamana kadar kalp yoluyla konuşmak yasak değil ya…
“Anneni mi yoksa babanı mı daha çok seviyorsun?” sorusu çocuk yaşlarda aldığımız en kötü sorudur bence. Ayrılır mı hiç ikisi birbirinden? Baban sağsa başında dünya küçük sen büyük oluyorsun mesela. Onun gücü hiçbir güce benzemez. En huzurlu kollar onun, en güvenilir omuz onundur. “Bir şeye ihtiyacın var mı?” sorusu çok basit görünse de anlamı bambaşkadır. Yok desende bakar gözlerinin içine. Kız çocukları babalarına benzer adamlar ister hayatlarında. Mükemmeli bulmak istemesi hep buna dayanır. Erkek çocukları babaları gibi olmak ister çünkü tanıdığı en güçlü adam babasıdır. Annen varsa sevgisizlik nedir bilmezsin. Hayat seni düşürmek istese de annen izin vermez. Bir bakmışsın koşarsın hızlı adımlarla.. Sen kendini düşünmezsin de o seni düşünmeden duramaz. Hisleri hiç yanılmaz. Senin kalbinde hissettiğin her şey onun da kalbindedir. Evlat için sevgisini bu kadar kusursuz başka kim sunabilir?
Ben şimdi ne yazsam eksik kalır. Ne kendi anne babamı sığdırabilirim buraya ne de sizinkileri… Sonuç olarak, hiç kimse anne baba olarak gelmiyor bu dünyaya. Hayattaki en zor sınav belki de çocuk yetiştirmek. Ne kadar iyi bir evlat oldum bilemem de şanslı bir evlat olarak çocukları kalabilmek hayattaki en büyük ödülüm oldu onu biliyorum.
Bunu neden yazdım peki? Sadece teşekkür etmek ve onları ne kadar çok sevdiğimi bir kez daha söyleyebilmek için. Siz “sağ olun” da ben bir şey istemem şu hayattan diyebilmek için. Sizlerin de sevdiğinizi söylemek, hatalarınızı telafi edebilmek gibi lüksünüz varsa hiç durmayın bence. Zaman buna izin vermediyse konuşun kalbinizle. Sevdiği bir şeyi yapın, sizi seçtiği için şükredin ve sevdiğinizi fısıldayın hissetmesi için.
Ne demiş Mevlana; “Anne gezindiğin bağdır. Baba yaslandığın dağdır. Ömrümün en güzel çağı annem babamla olandır.”
Tüm anne ve babalara sonsuz minnet ve saygılarımla…
Comments are closed