fbpx

Şu aralar herkesin ağzında “affettim” cümleleri duyuyorum.

Beni terk edeni affettim, azarlayan patronumu, kazık atan arkadaşımı, aldatan eşimi, sabahlara kadar beni ağlatanı affettim de affettim. Neymiş? Yüklerinden kurtuluyormuş.

Kendi kendime düşündüm acaba benim affetmem gereken kaç kişi var diye… Sonra dedim ki neden affediyorum? Ah etmem kimseye ama affetmekte zorunluluk değil herhalde dedim.

Benim canımı sıkmış, hayatta en değerli olan zamanımı çalmış kendini bilmezi affedip napayım? Hadi affettim diyelim bana kazandırdığı ne? Yükleri atmak mı? Düşman olmamak? Mutlu olmak? Düşündün taşındım cevabı kendime veremedim.

Affetmeyince ne oluyor diye düşündüm bir de… Bak işte ona cevabım hazır! Birincisi; zamanının ne kadar değerli olduğunu unutmuyorsun. Kıymet bilenlerle ömrünü geçirmeyi öğreniyorsun. An bir kere, yakaladın yakaladın yok bir daha geri dönüşü…  İkincisi; bir daha aynı yerden gol yemiyorsun. Seni üzen şeyler hayatında tecrübelerin adlı kitabına işleniyor. Kitabı aynı hikayeler ile doldurmak istemiyorsan unutmayacaksın… Üçüncüsü; affetmeyeceğin kişi hayatında olmuyor olsa da önemli bir yerinde durmuyor… Kırdıysa ah etme , Allah verir o kırılmaların her karşılığını.. Sen O’na güven , gerisini otur izle… Herkes kalp güzelliğini yaşıyor hayatta sen kalbini temiz tut, affetmesen de olur…

Çok mu affetmem gereken var ya da öfkem? Aslına bakarsınız yok… Kırgınlıklarım çok ama hepsinin sebebi benim. Değeri olmayanı kıymetli bildim , büyük olarak gördüklerimin ne kadar küçük olduklarını fark edemedim. Kardeş olarak gördüklerimin aslında 7 göbek bağımın olamayacağını anlayamadım.

Hatalarım olmuştur elbet ama ben hatalarımı affettim. Kendim olabilmeyi başarabildiğim için beni takdir ettim. En önemlisi de kimseyi affedemesem de , sevdiklerim tarafından çokça sevildiğimi keşfettim ve her şeye şükrettim.

Seçil'ce Bir Şeyler

Categories:

Comments are closed